01/01/2023 - 02/01/2023

Solarsaz


Güneşte meydana gelen manyetik patlamalar, güneşteki manyetik dalgaların yüksek enerjili parçacıklarını Dünya'ya doğru yaymasına neden olabilir. Bu parçacıklar, Dünya'nın atmosferine ulaştıklarında, atmosferdeki molekülleri ve atomları etkileyebilir ve elektronları çıkartarak radyasyon yayabilirler.

Manyetik patlamaların Dünya üzerindeki etkileri, patlamanın büyüklüğü ve Dünya'ya ulaşan parçacıkların enerjisi gibi faktörlere bağlıdır.



Büyük manyetik patlamalar sırasında, Dünya'nın atmosferinde gösterişli ışık gösterileri oluşabilir ve radyo dalgalarının yayılımında bozulmalar olabilir. Bu etkiler genellikle geçicidir ve Dünya'nın yüzeyinde herhangi bir zararın oluşmamasına rağmen, uzay araçları ve uzay istasyonları gibi yüksek enerjili parçacıkların etkisine maruz kalabilirler.

Güneşte meydana gelen manyetik patlamalar, solarsazlar olarak adlandırılır ve güneşteki manyetik aktivite döngüsüne göre meydana gelirler. Solarsazlar, güneşteki manyetik alanın değişikliklerine ve güneşteki birçok fenomenin ortaya çıkışına neden olur.

Güneşte meydana gelen en büyük solarsaz, 1859 yılında meydana gelmiştir ve "Carrington olayı" olarak adlandırılır. Bu olay sırasında, güneşteki bir manyetik patlama sonucu, Dünya'ya ulaşan parçacıklar nedeniyle, güneşe bağlı ışık gösterileri gözlemlenmiş ve radyo dalgalarının yayılımında bozulmalar oluşmuştur. Bu olay bugüne kadarki en büyük solarsaz olarak kabul edilir ve benzer bir olayın tekrar gerçekleşmesi halinde, modern teknolojinin çok ciddi etkilenme riski olduğu düşünülmektedir.Bu manyetik patlamaların büyüklüğü hangi birim ile nasıl ifade edilir?
Güneşteki manyetik patlamaların büyüklüğü, güneşteki manyetik alanın değişikliklerine göre ölçülür ve bu değişiklikler, solarsaz indeksi olarak adlandırılan bir birimle ifade edilir. Solarsaz indeksi, güneşteki manyetik alanın Dünya'ya ulaşan parçacıkların yoğunluğuna göre ölçülür ve genellikle günlük ortalama değerler olarak verilir.

Solarsaz indeksi, 0 ile 9 arasında değişen bir skalada ölçülür ve patlamanın büyüklüğü, solarsaz indeksinin değerine göre sınıflandırılır. Örneğin, solarsaz indeksi 0 ile 2 arasında olan patlamalar küçük solarsazlar olarak adlandırılırken, solarsaz indeksi 8 ile 9 arasında olan patlamalar ise büyük solarsazlar olarak kabul edilir.

Güneşteki manyetik patlamalar, güneşteki manyetik döngüsünün bir parçasıdır ve bu döngü yaklaşık 11 yıl sürer. Güneşteki manyetik aktivite döngüsünün belli dönemlerinde, manyetik patlamalar daha sık meydana gelirken, diğer dönemlerde ise daha az sıklıkta meydana gelirler.

Güneşteki manyetik patlamaları takip etmek için, NASA'nın Solar Dynamics Observatory (SDO) gibi araçları kullanılır. Bu araçlar, güneşteki manyetik aktiviteyi izler ve manyetik patlamaların büyüklüğünü ölçer. Eğer merak ettiğiniz manyetik patlamanın büyüklüğünü öğrenmek istiyorsanız, bu araçlardan birine ulaşarak bilgi edinebilirsiniz.

Mekan Algısı


Körlerden birine, Özgürsün, diyorlar, onu dış dünyadan ayıran kapı açılmış, Haydi git, özgürsün, diyorlar yeniden, yerinden kıpırdamıyor, sokağın ortasında hareketsiz duruyor, onun gibi ötekiler de korku içinde, nereye gideceklerini bilemiyorlar, çünkü tanım olarak akılcı, kusursuz bir labirent olan deliler evinde yaşamak ile bir rehberin elini ya da bir köpeğin tasmasını tutmadan kentin çılgın labirentinde, belleğin bize o kentin farklı yerlerinin yalnızca imgesini gösterebileceği, ama oralara ulaşmada hiçbir yardımının dokunamayacağı o labirentin içinde kendini tehlikeye atmak arasında hiçbir bağ kuramıyorlar. Şimdi bir uçtan ötekine alevler içinde yanan binanın önünde çakılıp kalmış körler yangının oluşturduğu şiddetli sıcak dalgasını yüzlerinde duyumsuyorlardı, bu sıcak hava onları bir bakıma, daha önce çevrelerini saran, aynı zamanda hem hapishane hem barınak olan duvarlar gibi koruyordu. Birbirlerinden birbirlerine sokulmuşlar, kimse kara koyun olmak istemiyor, çünkü hiçbir çobanın peşinden onu aramaya gelmeyeceğini önceden biliyor. Alevler giderek canlılığını yitiriyor, ay ışığı yeniden ortalığı ağartmaya başlıyor, körler kıpırdanmaya başlıyor, Burada sonsuza kadar kalamayız, diyor içlerinden biri. Biri, gündüz mü, gece mi olduğunu soruyor, yersiz gibi görünen bu merakın nedenini herkes hemen anlıyor, Belki de yiyecek bir şeyler getirirler bize, kim bilir belki bir aksaklık ya da gecikme olmuştur, bunu daha önce de birçok kez yaşadık, İyi ama askerler artık burada değil ki, Bunun bir anlamı yok, belki de artık onlara gerek kalmadığı için gitmişlerdir, Anlamıyorum, Örneğin, hastalığın artık bulaşma tehlikesi kalmamıştır belki, Belki de yakalandığımız hastalığa bir ilaç bulmuşlardır, Harika olurdu bu, evet bu harika olurdu, Ne yapıyoruz, Ben gün doğuncaya kadar burada kalıyorum, Günün doğduğunu nereden anlayacaksın, Güneşten, güneşin sıcaklığından, Hava kapalı olmazsa tabii, Bekleye bekleye sonunda günü doğdururum. Yorgunluktan tükenen birçok kör yerlere oturmuş, daha da bitkin başkaları kendilerini oldukları gibi yere bırakıvermiş, bazıları da bayılmıştı, gecenin serinliği onları olasılıkla kendine getirir ama emin olduğumuz bir şey varsa, o da, harekete geçmek gerektiğinde bu zavallılardan bazılarının yerinden kalkamayacağı, koşunun bitmesine üç metre kala yere yığılan maratoncu gibi, güçleri ancak buraya kadar yetti, sonuç olarak açıkça gördüğümüz şey, her insanın yaşamının vaktinden önce sona erdiği. Körler, askerlerin ya da başkalarının, örneğin Kızılhaç elemanlarının, kendilerine yiyecek ve yaşamaları için gerekli daha başka şeyleri getirmelerini bekliyorlardı, ne var ki onlar da şu anda oturmuş ya da yatar durumdaydılar, onlar umutlarını biraz daha geç yitirecekler, aradaki tek fark bu. Ve öyle görünüyor ki, körlüğümüzü geçirecek bir ilacın bulunduğuna inanan kişi içimizdeki en mutlu kişi.

Körlük - Jose Sarmago

Soluk Mavi Nokta


Uzayın derinliğinden bu resmi çekmeyi başardık. Eğer bu resme dikkatlice bakarsanız orada bir nokta göreceksiniz. O noktaya tekrar bakın. Bu nokta bizim evimiz. O biziz. Sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun içinde bulunuyor. Tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji, ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, her umut dolu çocuk, her mucit, her kâşif, her ahlak hocası, yozlaşmış her politikacı, her şöhret yıldızı, her "yüce önder", her aziz ve günahkâr işte orada yaşadı; bir güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinin içinde.


Dünya, dev bir evrensel arenada yer alan çok küçük bir sahnedir. Bütün o komutan ve imparatorların akıttıkları kan göllerini düşünün ... şan ve şöhret içerisinde, bu noktanın küçük bir parçasında kısa bir süre için efendi olabildiler. Bu noktanın bir köşesinde yaşayanların, başka bir köşesinde yaşayan ve kendilerinden zar zor ayırt edilebilen diğerleri üzerinde uyguladıkları zulmü düşünün ... anlaşmazlıkları ne kadar sık, birbirlerini öldürmeye ne kadar istekliler, nefretleri ne kadar da yoğun!

Bu soluk ışık noktası, bütün o kasılmalarımıza, kendi kendimize atfettiğimiz öneme ve evrende öncelikli bir konuma sahip olduğumuz yolundaki yanlış inancımıza meydan okuyor. Gezegenimiz, çevremizi saran o büyük evrensel karanlığın içerisinde yalnız başına duran bir toz zerreciğidir. İçinde yaşadığımız bilinmezlik ve bütün bu enginliğin içerisinde, başka bir yerden bir yardımın gelip bizi bizden kurtaracağına dair hiçbir ipucu yoktur.

Dünya, şu ana kadar yaşam barındırdığı bilinen tek gezegen. En azından yakın gelecekte, türümüzün göçebileceği başka hiçbir yer yok. Evet, ziyaret ediyoruz. Ama henüz yerleşemiyoruz. Beğensek de beğenmesek de, Dünya şu an için yaşadığımız yegâne yer. Gökbiliminin alçakgönüllü ve kişiliği geliştiren bir uğraşı olduğu söyleniyor. Bana kalırsa, insan kibrinin akıl dışılığını, küçük Dünyamızın uzaktan çekilmiş bu görüntüsünden daha iyi gösterebilecek bir şey yoktur. Bu görüntü, bildiğimiz tek evimiz olan bu soluk mavi noktayı daha içten paylaşmamız ve koruyup şefkat göstermemiz gerektiği konusundaki sorumluluğumuzun altını çiziyor.

Kaynak: Soluk Mavi Nokta / Carl Sagan