10/01/2012 - 11/01/2012

350 yıllık problemi 16 yaşındaki öğrenci çözdü


Tarihin en büyük bilim insanı ve matematikçilerinden biri kabul edilen Sir Isaac Newton tarafından 350 yıl önce yazılan bir problem, Almanya’da yaşayan 16 yaşındaki bir öğrenci tarafından çözüldü.



Dresden kentinden yaşayan Hint asıllı Shouryya Ray, iki temel parçacık dinamiği teorisini çözmesinin ardından bilim dünyası tarafından “dahi” olarak kabul ediliyor. Fizikçiler, Newton’dan kalan bu problemleri geçmişte bilgisayarların yardımyla çözebilmişti.

Ray’in sunduğu çözüm, bilim insanlarına fırlatılan bir topun havada izlediği yolu hesaplamalarında yardımcı olacak. Aynı zamanda, topun duvara nasıl çarpacağı ve duvardan nasıl sekeceği hesaplamalarında da bilim insanlarına kolaylık sağlayacak.

Die Welt gazetesinin haberine göre, Ray, Newton’un problemini çözmeyi Dresden Üniversitesi’ne düzenledikleri okul gezisinde kafaya koydu. Ray, ‘çözülemeyen’ probleme göz attığında, modern metodların problemi çözmek için yeterli olmayacağını anladı.

“Kendime ‘neden olmasın ki’ diye sordum” diyen Ray, “Bir çözüm bulabileceğime inanmıyordum” dedi.

DOĞUŞTAN MATEMATİK AŞIĞI

Die Welt, 16 yaşında çok büyük bir başarıya imza atan gencin, küçüklüğünden beri matematiğe büyük bir ilgi duyduğunu belirtti. Ray’in Freiburg Teknik Üniversitesi’nde araştırma asistanı olarak görev yapan babası Subhashis Ray, oğlunun matematiğe ilgi duymasında önemli bir rol oynadı. Henüz altı yaşında babasından kalkülüs eğitimi almaya başlayan Ray, aynı yaşta denklemleri çözme başarısı gösteriyordu.

Ray, Saksonya eyaletinde kısa süre önce düzenlenen gençlik bilim yarışmasında da matematik ve bilişim teknolojileri alanında ikincilik kazandı.

Hindistan’ın Kalkutta kentinde doğan Ray, Almanya’ya dört yıl önce yerleşti. Kısa sürede Almanca’yı akıcı şekilde konuşmaya başlayan Ray, zekasıyla öğretmenlerinin kısa sürede dikkatini çekmeyi başardı. İki sınıfı otomatik olarak atlayan Ray, böylece üniversite sınavlarına daha erken girecek.

Matematiğe Nasıl Çalışmalıyım?


Ön yargılardan kurtulmalıyız! 

Matematik küçük yaşlarda verilen iyi bir temelle sevilir. Fakat bu matematiğin ileri yaşlarda öğrenilemeyeceği anlamına gelmez. bu süreç ne kadar çok geciktirilirse öğrenmede o kadar  zor olacaktır. Temel problemde buradan kaynaklanmaktadır. Sen de büyük çoğunluk gibi temel bilgileri zamanında alamadıysan matematik hakkında ön yargıya kapılıp bu dersin zor olduğunu ve öğrenilemeyeceğini düşünme. Unutma ki temeli olmasa dahi matematik belli bir düzeyde herkes tarafından öğrenilebilir. Bunun için tek şart, matematiğin öğrenilebilirliğini kabul etmen ve ön yargıları bir kenara bırakmandır.

Kolaycı olmamalı, çabalamalıyız!

Matematiği öğrenmede elbette öğretmenin rolü büyüktür. Dersi sevdirmek ve belli bir düzeyde dersi işlemek öğretmenin görevidir. Fakat bu tüm sorumluluğun öğretmende olduğu anlamına gelmez. Öğretmen çoğu zaman bir yol gösterici, bir rehberdir. Her şeyi öğretmenden beklememeliyiz. Gayret etmen gerektiğini bilmelisin. Derse katılır ve kendini zorlarsan sonuca daha çabuk ulaşırsın. Aksi durumda öğretmen bağımlı olursun. Öğretmen anlatınca anlayıp kendi kendine yapamıyorsan bir sorun var demektir. Kendin çabala ve ulaşmaya çalış. Böylece anlamak ile yapmanın farkını yaşa.

Konuyu kavra, soru tiplerini tanı!

Bir problemi çözebilmek için önce o konu ve soru tipleri hakkında belli bir bilgi birikimine ihtiyacın var. O birikimi oluşturmadan soru çözmenin seni yarı yolda bırakacağını bil.

Çözümleri tekrar tekrar incele! 

Konunun kalıcı olmasını ve soru tiplerinin beyne yerleşmesini sağlamak için bol bol çözümlü örnekleri incelemelisin. Sonra cevabı kapatarak bir kez daha çöz. Bu yöntem o konu hakkında belli bir birikim kazanmanı sağlayacak ve artık başka soruları da çözebildiğini göreceksin.

Basitten karmaşığa git! 

Değişik soruları çözerken öncelikle basit sorulardan başla. Konunun bütün yönleri ile iyice pekişmesini sağla.

Pes etme! 

Bir soruyu çözemediğinde pes etme. Tekrar tekrar çözmeyi dene. Unutma ki çözüme zor ulaştığın sorular veya uğraşmana rağmen çözemediğin sorula sana daha çok şey katar. Farkında olmadan konunun genel tekrarını yapmış ve değişik durumları düşünerek bilgilerini sağlamlaştırmış olursun.

Yardım iste? 

Çözemediğin soruları arkadaşlarınla çözmeye çalış. Bu şekilde de çözemediysen öğretmene başvur. Bu çaba kendine güven duymanı sağlar. Aynı soru tipini çok kezde çözemesen yine sormalı ve çekinmemelisin. Unutma! Sen öğrenme düzeyindeki bir bireysin, öğrencisin. Sormak senin en doğal hakkın.

Öğrendiklerini pekiştir! 

Unutma, insan unutur. Konuyu yeni öğrendiysen çalışmaya ara verdiğinde kısa sürede unutacağını bil. Bu yüzden hiçbir konuyu gündeminden çıkarma. Geri besleme yaparak muhakkak konuları tekrar et.


Uyku sırasında öğrenmek mümkün mü?


Eğer yastığınızın altına bir ders kitabı koyarak uyursanız, beyninizin bazı denklemleri siz uyurken çözmeye çalıştığına inanıyor olabilirsiniz. Bilim insanları, en son araştırmalarında bu düşüncenin gerçek 
olabileceğini ortaya koyan bulgular elde etti.


Yapılan son araştırmalara göre, insan uyurken aldığı koku ve aynı anda duyduğu sesi bağdaştırıyor. Uyandıktan sonra sadece sesi duyduğunda ise, koku aklına geliyor.

Önceleri, insanın her sabah “ölümden uyandığına” inanılırken, artık beynin uyurken de aktif olduğu, hatta öğrenebildiği öne sürüldü.

Uyku esnasında sözlü olarak öğrenmenin mümkün olup olmadığını konu alan deneylerden sonuç alınamamasına rağmen, en son deneyler, gün içinde öğrenilenlerin uyku esnasında beyinde pekiştiğine işaret etti. Bu noktadan yola çıkan bilim insanları, şimdi koku gibi başka gereçler kullanıldığında öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği sorusuna cevap arıyor .

UYURKEN ALDIĞIMIZ KOKULARI HATIRLIYORUZ

Weizmann Enstitüsü’nde yapılan bir deneyin sonuçlarına göre, insan beyni, uyurken eş zamanlı olarak koklanan kokular ve dinlenen melodileri bağdaştırıyor. Uyku esnasında güzel bir koku eşliğinde dinletilen melodi, uyanıkken koku olmadan dinletildiğinde, denekler derin nefes alarak havayı içine çekiyor. Kötü kokuyla birlikte dinletilen melodiyi duyduklarında ise nefes alışverişleri kısalıyor ve denekler, koku olmamasına rağmen, kötü bir koku almışcasına rahatsız oluyor.

Yapılan ikinci deneyde ise deneklerin öğrendikleri tepkiyi sadece uyanıkken değil, uyurken de verdikleri görülüyor. Deneyde, öğrenilen tepkinin REM evresinde (uykunun rüya görülen safhası) daha etkin olduğu gözlense de, öğrenmenin uyanma saatimize iletilebilmesi için REM evresinin dışında da gerçekleşmesi gerektiği anlaşıldı.

“ÖLÜMDEN FARKLI”

Araştırmada yer alan Anat Arzi, Jerusalem Post gazetesine yaptığı açıklamada, “Beynin bilgiyi değerlendirme şekli inanılmaz. Bir zamanlar, uyku ‘ölümün tersine çevrilmiş hali’ kabul edilirdi. Ancak uyurken beynimizin çalışmaya devam ettiği anlaşıldı. Artık uyurken öğrene bildiğimizi biliyoruz. Amaç, uykuda öğrenme limitinin ne kadar olduğu” dedi.

Deneylerde elde edilen bilgilerin yardımıyla, uyku apnesi gibi hastalıklar için de pratik tedaviler geliştirilmesi amaçlanıyor. Araştırmacılar ayrıca, beynin uyku ve koma sırasındaki bilinçsiz faaliyetlerini araştırmaya ve beynin sınırlarını aramaya devam ediyor.

Uyku esnasında öğrenmeyle ilgili Nature dergisinde yer alan bir diğer araştırmada, beynin geçmişteki bilgileri uyurken daha da pekiştirdiği doğrulandı. Ancak beynin yeni bilgileri ne kadar iyi kavradığı konusunda hala kesin bir sonuç alınamadığı ifade edildi.