İlkel İnsan
01 Mayıs 2025
İlkel insanlarla ilk karşılaştığımızda veya bilimsel çalışmalardan ilkel zihniyet
hakkında bir şeyler okuduğumuzda arkaik insanın tuhaflığından etkilenmeden
duramayız. İlkel toplumların psikolojisi konusunda bir otorite olan Lévy-Brühl zihnin
"mantık öncesi” düzeyi ile bizim bilinçli görüntümüz arasındaki çarpıcı farklılıkları
vurgulamaktan hiçbir zaman yorulmamıştır. İlkel insanın deneyimlerin bariz derslerini
göz ardı etmesini, en aşikar neden-sonuç ilişkilerini reddetmesini ve olayların
rastlantısallığını kabullenmek veya onları mantıklı bir şekilde açıklamaya çalışmak yerine
onların “kolektif simgeselliğini" bir çırpıda geçerli saymak eğilimini, kendisi uygar bir
insan olarak, açıklanması mümkün olmayan bir şey olarak düşünmüştür. Lévy-Brühl
“Kolektif simgesellikle doğruluğu aşikar kabul edilen, yaygın biçimde geçerli düşünceleri,
örneğin ruhlar, cinler, büyü, büyüsel malzemelerin gücü gibi konuları içeren ilkel
düşünceleri kastetmektedir. Bizim için insanların yaşlılık veya ölümcül bir hastalık
nedeniyle ölmesi gayet mantıklı görünürken, ilkel insan için durum farklıdır. O, yaşlı bir
insan öldüğünde, ölümün yaşlılık sonucu olduğuna inanmaz. Daha uzun yaşayan
insanların bulunduğunu söyler. Benzer şekilde, hiç kimse bir hastalık sonucu ölemez,
çünkü aynı hastalıktan iyileşen veya o hastalığa hiç yakalanmayan insanlar vardır. Ona
göre asıl neden her zaman büyüdür. İnsanı ya bir ruh öldürür ya da büyü. Çoğu ilkel
kabile ancak savaş esnasında ölümü doğal bir ölüm olarak kabul eder. Ancak savaşta
ölümü bile doğal görmeyen kabileler vardır, onlara göre ölümü getiren düşman ya bir
büyücüdür ya da kullandığı silah büyülüdür. Bu garip düşünce zaman zaman daha çarpıcı
bir biçime bürünür. Örneğin bir Avrupalı tarafından öldürülen bir timsahın karnında iki
tane halhal bulunmuştu. Yerliler bu iki halhalın bir süre önce bir timsah tarafından
yutulan iki kadına ait olduklarını söylediler. Anında bir büyü söylentisi yayıldı; çünkü bir
Avrupalıyı hiç kuşkulandırmayacak kadar doğal olan bu olay, Lévy-Brühlun “kolektif
simgesellik” dediği varsayımlardan birinin ışığında, öngörülemez bir açıklamaya
bürünmüştü. Yerliler belirsiz bir büyücünün timsahı büyülediğini ve ona iki kadını
getirmesini emrettiğini söylediler. Timsah da emri yerine getirmişti. Peki, hayvanın
karnındaki halhalları nasıl açıklıyorlardı? Yerliler bir timsahın emir almadıkça insanları
yemediğini belirttiler. Timsah halhalları büyücüden ödül olarak almıştı.
Bu hikaye zihnin “mantık öncesi” düzeyinin özelliklerini gösteren mükemmel bir
örnektir. Buna “mantık öncesi” diyoruz, çünkü böyle bir açıklama bize bütünüyle
mantıksız görünüyor. Ama bunu bu kadar çarpıcı kabul etmemizin nedeni ilkel insanın
varsayımlarından tamamıyla farklı varsayımlardan yola çıkmamızdır. Eğer biz de, doğal
nedenler olarak bilinen şeyler yerine, büyücülerin ve gizemli güçlerin varlığına onun
kadar inansaydık, onun açıklamaları bize de son derece mantıklı gelecekti. Aslında, ilkel
insan bizden daha mantıklı veya daha mantıksız değildir. Onun varsayımları
bizimkilerden farklıdır ve onu bizden farklı kılan da bu özelliğidir. Düşünceleri ve
davranışları bizimkilerden değişik temeller üzerine oturur. Olağanın dışındaki her şey
onu huzursuz eder, korkutur ve o bunu bizim doğaüstü dediğimiz şeylerle
bağlantılandırır. O bunları elbette doğaüstü olarak görmemektedir; aksine, bunlar onun
deneyim dünyasına aittirler.
Biz “bu ev yıldırım çarptığı için yandı” dediğimizde, bir doğal olaylar zincirini ifade
ettiğimizi düşünürüz. İlkel insan da “büyücü bu evi yakmak için yıldırımı kullandı”
dediğinde, benzer bir duygu içinde, doğal bir zinciri izlediğini düşünmektedir. Bütünüyle
tuhaf ve olağandışı olmadıkça, ilkel insanın yaşamında benzer temellere oturt
ulamayacak hiçbir şey yoktur. Olayları kendi tarzında açıklarken bize çok benzer;
varsayımlarını sorgulamaz. Nasıl ki onun için hastalığın ruhlar veya büyüler kanalıyla
gelmesi şaşmaz bir doğruysa, bizim için de hastalığın doğal nedenlerinin olması uzun
zaman önce kararlaştırılmıştır. Biz nasıl bunu büyüye bağlayamazsak, o da doğal
nedenlere bağlayamaz. Zihinsel aktivitesi bizimkinden farklı değildir. Daha önce dediğim
gibi, onu bizden farklı kılan sadece varsayımlarıdır.
C. G. Jung - Keşfedilmemiş Benlik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz en kısa sürede gözden geçirilip uygun bulunması durumunda sitede yayınlanmasına izin verilecektir