Dün gibi mi desem,hayal gibi mi desem.Öğretmenlik mesleğinde on yedinci yılımı da tamamladım.Her şey yeni gibi gözlerimin önünde parlak,canlı olarak duruyor.Sonbahar'ın son günleriydi.Esen rüzgarda,düşen sarı yapraklarda bir hüzün havası olur derler ama ben aksine heyecanlı,umutlu ve mutluydum.Yıl 1970,ay Kasım,gün Otuz;Hatay ili,Yayladağı ilçesi Sebenoba köyü...Ve Güneydoğu'nun şerha şerha yarılmış toprağının bağrında Diyarbakır güneşi-nin altın başak rengini almış ben,aydınlık ülkemin ay yıldızlı seherinde bir hazan günü,o en-gebeli arazide nar yanaklı çocuklarla bir gönül baharı yaşayacaktım. Dört sütun üzerinde tek oda bir eve eşyalarımı yerleştirdim.Köyde iki öğretmen arkadaşım daha vardı.Günümün çok zamanı onlarla geçerdi.Okulda öğrencilerle koşar,gülenlerle güler,ağlayanların çenesini baş parmağımla tutar,kaldırır;gözbebeklerinden niye ağladıklarını anlamaya çalışırdım.Şiir yazan öğrenci oldu mu mutlaka getirir bana gös-terirdi.Okurdum,bazende yazdıklarına mısra katard...